27 Şubat 2013 Çarşamba

Kabiliyetsiz, kifayetsiz...


Gökten yetenek yağsa ben ağzımı açsam suyunu içsem, kovalara doldurup eve götürsem 3 öğün tüm vücuduma sürsem gene de işe yarayacağını sanmıyorum. Bugünlerde çok eleştiriyorum kendimi, eleştirdikçe aslında çok vasıfsız bir insan olduğumu görüyorum. Dalga geçtiğimi veya depresyonda olup kendime haksızlık yaptığımı düşünmeyin sakın. Gayet iyiyim sadece gerçekleri görebilecek kadar gözüm açıldı. 


Yaş dayanmış 34’e. Bu saatten sonra ne yapsam fayda eder mi bilmiyorum ama kendimi yargıladıkça belki düzelirim diye düşünüyorum. Ben yay burcuyum yaaaaaa, çatlak olmam lazım değilim. Çok gezenti olmam lazım değilim, çılgın değilin. Sadece denediğim ve sonunu getiremediğim bir sürü aktivitem oldu bugüne kadar. Tenis, piyano, salsa, tango, dalış, kayak vs. Hiç biri yok şu anda hayatımda, çünkü ben hiçbirini tam anlamıyla beceremedim. Beceremeyince de bıraktım ucunu. 


Bir de korkağım ben, her şeyden korkar mı insan ya. Araba kullanmaktan bile korkuyorum, bu kadar basiretsizim ben işte. 


İş hayatı desen normal standartlarda biriyim işte. Bildiğiniz memur tiplemesi, salla başını al maaşını. Şu zamana kadar geçirdiğim 13 seneme bakıyorum taş taş üstüne koymamışım. Ne kendimi geliştirmek için bir adım ne de kariyer. Seneler evvel yanımızda staja giren dünkü çocuk şu anda çalıştığım yerde bölüm başkanı ve ben hala aynı işi yapıyorum. Bir arpa boyu yol ilerleyememişim.

Zevk desen o da yok, ev döşe desen ev çıfıl çarsısına döner. Her telden çalar bir yerler. Of aman offff.
Evlendim, ev işi desen sıfır, yemek desen o da yok. Varsa yoksa oturayım ayaklarımı uzatayım hoop gelsin cipsler çikolatalar. Yalnız yaşasam beni çöp bir evde ölü bulabilirler sanırım. Cipsle boğulan kadını haribolarla toprağa verdiler diye de gazeteye ilan verirler yemin ederim. 


Ya peki bu yeteneksizliğin kaynağı nerden? Sanırım çabuk sıkılmaktan, konsantre olamamaktan, yan gel yat, lop lop  yiyip p.opo büyütmeyi sevmekten ve çocuklukta yönlendirilmemekten kaynaklanıyor sanırım. El işçiliği anneden kıza geçiyorsa ben niye örgü örüp tığ işleyemiyorum?


Anne oldum ben, kendi yapamadıklarımı çocuğum yapsın istiyorum, o da benim gibi boş büyümesin istiyorum. Uğraştığı becerdiği şeyleri olsun, 10 parmağında 20 hatta 30 marifet olsun istiyorum. Genetik kodlama mıdır bu yeteneksizlik? Söverim gelmişime geçmişime ayyyyyyy….Eğer öyleyse babasına çeksin diye dua edicem. En azından kafası onun kadar çalışsın ne diyeyim…



İşin ilginç tarafı bu yazıyı yazarken çevreme baktım şöyle bir, yetenekli de pek yok be. Kendimi de çok kötü hissetmem gereken bir durum yok ama diğer insanlar neden rahatsız hissetmiyorlar kendilerini. Hangimiz boş zamanlarımızı yararlı işler için harcıyoruz? Kaçımızın bir hobisi var? Birkaç kişiyi geçmez ki zaten ben o insanları kıskanıyorum. Mesela Laçin Tenel. Çok kıskanıyorum kendisini.  Kızı gördükçe içim açılıyor, sonra birden hasetliğim devreye giriyor. Şaka bir yana tü tü tühhh maşallah diyelim nazar değmesin kızcağıza. Ben öyle yetenekli, zamanını çok iyi kullanan biri olmak istiyorum ama yok işte. Haydi dikiş dikeyim desem elimde kalmış goblenleri bitireyim önce değil mi? Heyyyy nerde??? Off ya çok kızıyorum kendime çok.
Beloş büyüyene kadar yetenekleşmem lazım. Nerede satılır bu? Markafoni de kampanyası var mıdır?

14 Şubat 2013 Perşembe

dişsel sorunlar


Anlatacak çok şey var aslında ama anlatılacakları sıraya dizmeye çalıştıkça güncelleri kaçırıyorum. Zaman kaçıp gidiyor elimden. Geriye dönüp yazınca da aynı hislerle yazamıyorum.

Belinay 23 Nisan doğumlu. Özel bir gün oldu ve ben çok mutluyum bu konuda. Çünkü 23 Nisan’da ben hep tatil olacağım ve doğum gününü hep zamanında kutlayabileceğim. Sevgilisinin, kocasının  veya arkadaşlarının “aaaaaaa doğum gününü unuttum” deme gibi bir şansları asla olamayacak.

Bunun dışında bazı “ilk”lerini de özel günlerde gerçekleştirdi. 10 Kasım sabahı erkenden kalktık. Sabah beraber saygı duruşunda bulunduk. Sonra yere bıraktım kendisini. Normalde o zamana kadar yerde oyun oynar ama sürünürdü tabiri caizse. Özellikle önüne televizyon kumandasını koyunca o sürünme hızlanırdı. Ben de her zamanki gibi oyun alanının içerisine bıraktım ama kendisi emeklemeye karar verdi o anda J
31 Aralık günü ise ilk sıralamasını gerçekleştirdi. 



Hem de büyük bir hızla, sanki hep sıralıyormuş gibi. Gerçi buna sıralama diyemeyiz, tutunup kalktığı yerde kalıyordu. Kalkabiliyordu ama inmesi biraz zor oluyordu o zamanlar. Çok komik oluyorlar bu durumda, arkasına bakıyor olmuyor önüne bakıyor olmuyor, ayakta tutunduğu yerde kalıyor bir süre. Sonra ağlayıp yardım istiyor. Bir zaman sonra p.opo üstü kendini küt diye bırakmalar başladı. Şimdi ise kalkıp oturmada profesyonel oldu kendisi. Sıralama da başladı tabi bu arada. Sıralaya sıralaya kumandaya gitmek, düğmelere basıp beceremeyince bize vermek hobisi.  Şimdi de ellerini bırakıp kaç saniye dengede kalabiliyorum denemeleri yapıyor.

İlk doğduğu zamandan beri kafasını tutabilen, kıpır kıpır, 3 ayda sağdan sola, soldan sağa hoop dönebilen bir çocuk oldu. Anne-baba-ıbı-bırtttttt-mama ilk kelimeleri.
Ama gel gör ki, 10 aylık oldu hala dişi yoktu. 1 yaşına dişsiz girecek sandım uzun bir süre. Kime söylesem de geç çıkan diş iyidir lafını duydum. Ve en sonunda 12 Şubatta ilk dişini patlattı. Alt sol dişi. Cümle aleme hayırlı uğurlu olsun J